Özgür Özel’e büyük geçmiş olsun diye başlayayım yazıya.
Ve hatırlatayım;
Ağzından çıkanı ilk duyması gerekenler siyasetçilerdir.
Duymazlarsa;
Dünkü gibi olur;
Bir meczup çıkar, ortalığı batırır, temizlemesi yıllar sürer.
Gelişmeleri göreceğiz elbette.
Sağduyu hakim olsun deyip biz yazımıza dönelim.
**
CHP’nin Mersin mitinginin üzerinden bir hafta geçti.
Mersin kamuoyunda ve yerel medyada hemen hemen hiç tartışılmadı, değerlendirilmesi yapılmadı.
İlginçtir;
Yozgat’ta esen fırtına bizim ellerde esmedi, estirilmedi.
Oysa esmeliydi.
En az bir hafta konuşulacak bir coşku yaratılmalıydı.
Olmadı.
Yüzde 70’lik memnuniyet oranının alana yansımasını göremedik.
Ya pompalanan gaz yetersiz kaldı.
Ya da pompacılar beceriksiz çıktı.
Mitingin ölçümlemesine baktığımızda Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir önceki miting başarısının gerisinde kalındığını görüyoruz.
Yanlış anlaşılmasın;
Başarısız bir miting değildi demiyorum.
Ancak bir önceki mitingin üzerine koyulmalıydı.
Katılımcı sayısı artmalıydı.
Coşku tüm ilde hissedilmeliydi.
Ülkede gündem olabilmeliydi.
Olmadı.
Hava şartları da etkili oldu diyenlere hak veririm.
Ama;
“Etkisi” tartışılmalı derim.
Toplumsal muhalefetin itici gücünün Yozgat’ta patlamaya dönüştüğünü veya dönüştürülebildiğini gördük.
Aynı etkinin neden Mersin’de yaratılamadığını birilerinin sorması, birilerinin de cevabını vermesi gerektiğini düşünüyorum.
-Kalabalıkmıydı?.
-Evet.
-Yeterlimiydi?.
-Hayır.
Konya mitingini de örnek gösteririm.
“Neden daha iyisi olmadı” sorusuna cevap aramak, varsa alınabilecek dersleri not almak üzerinedir eleştirilerim.
Yapılanlar ile yapılmayanlar veya yapılamayanların sağlamasını ortaya koyma önerisidir.
Yüzde 70 olduğu iddia edilen memnuniyet oranına sahip Mersin’den ülkenin günlerce konuştuğu “Yozgat” efsanesi gibi bir “Mersin” hikayesi yazılamamasına dikkat çekmektir.
Olumsuz hava koşullarına rağmen alana koşan yürekli insanları ta yürekten kutluyorum.
Sözlerim onlara değildir elbette.
Ama;
“Çizilir” korkusuyla lüks araçlarına binip alana gitmekten kaçınan.
“Yağmur yağar ıslanırım, tatlı canım zarar görür” deyip evden çıkmayan.
Televizyon başında oturup elinde “kadehle” izlediği miting için ahkam kesen partici tipleredir söylediklerim.
Toplumsal muhalefetin sırtına binip, terlemeden, yorulmadan, emek vermeden hedefe ulaşma becerili beyefendileredir.
Suyun başında otururlar da hani;
Susuzluğun faydalarını anlatırlar.
Üstelik;
“Güzel” anlatırlar.
Onların yazdığı hikaye de bu kadar olur.
Siz yine de idare edin derim.
Buna da şükür.
**
Sevdiğim Laflar:
“DERİN OLAN KUYU DEĞİL, İPİMİZ KISA!..”