Yaklaşık 8 bin yıllık bir geçmişe sahip kadim bir kent Tarsus.
Dörtyüz bin kişilik nüfusu ile Mersin’in en büyük ilçesi durumunda.
Türkiye’deki ilçeler arasında ilk sıralarda yer alıyor.
81 İl’den daha büyüktür.
Her açıdan güçlü bir geçmişi vardır.
Siyasi açıdan hareketlidir.
Mevcut özellikleriyle ve kalabalık nüfusu ile siyasette de etkili bir konuma sahiptir Tarsus.
Ama hala ilçedir.
İl olmayı beklemekte ama sürekli paçasından çeken Tarsus’lu siyasiler nedeniyle bir türlü il statüsüne alınmamaktadır.
Yani Tarsus’un il olamamasının nedeni yine bizatihi Tarsuslulardır.
Garip gelse de gerçek budur.
Tarsus il olursa siyasi olarak pasta küçülecektir.
Pasta küçülünce siyaseten ikbal bekleyenlerin büyük bölümünün hevesleri de kursaklarında kalacaktır.
Ama mevcut sistemle pastanın paylaşımı kolaydır.
Tarsus’un itici seçmen gücü son derece etkili olacaktır.
Tarsus’tan Anamur’a kadar olan bölgede Tarsuslu siyasetçiler siyasetin her aşamasında bu güçlerini kullanırlar.
Kimi isterlerse il başkanı yaparlar.
Vekil sıralamalarında etkilidirler.
Ve Büyükşehir belediye Başkanlarının kim olacağında.
Bütünşehir yasasıda bu sistemin ekmeğine yağ sürmüştür elbette.
Mevcut BŞB başkanı Vahap Seçer’i iki dönemdir başkan yapan bu sistemdir.
Ondan öncesi de Burhanettin Kocamaz bu gücü kullanarak BŞB başkanı olmayı başarmıştır.
Macit Özcan sonrası oluştu bu sistem.
Ancak bu sistemin kimlere yaradığı konusu tartışmalıdır bana göre.
Batı Mersin’deki ilçelerin payı eskiden olduğu gibi yine sınırlı.
Üstelik BŞB’ye daha fazla bağımlılar.
Merkez Mersin belediyelerinin durumu da çok farklı değil.
BŞB ile bir dargın, bir barışık olarak işlerini yürütmeye çalışıyorlar.
Bir tek Tarsus BŞB başkanının Tarsuslu olmasından kaynaklı olarak bu sistemden daha çok faydalanıyor.
Nüfusunun çokluğu, diğer bir deyimle seçmen sayısının fazlalığı nedeniyle oluşan avantajını kullanıyor Tarsus.
Yanlış anlaşılmasın.
Aldığı hizmetler Tarsus’un da, Tarsuslularında hakkıdır.
Mevcut yapıda öncelikli olmaları doğaldır.
Ancak diğer ilçelerle aralarında hizmet açısından haksız rekabet yapıldığı algısı yaratmakta o kadar yanlıştır.
BŞB Meclisinde bu örneği daha önce görmüştük.
Tarsuslu meclis üyesi dakikalarca Tarsus’a yapılan hizmetleri saymış Vahap Seçer bile esprili bir dille müdahil olma ihtiyacı hissetmişti hatırlarsanız.
Aynı durumu geçen hafta Tarsus’ta bir daha yaşadık.
Üstelik konuşmacı bu kez Vahap Seçer’di.
Sayfalara sığmayan hizmetler dizisinin anlatılmasına şahit oldu törene katılanlar.
Sorun Tarsus’a hizmetlerin azlığı veya çokluğu değil aslında.
Sorun Tarsuslu siyasilerin yaklaşımı.
“Küçük olsun, benim olsun” siyasetine sarılmaları ilk yanlışları.
Bu siyaseti yansıtırken yaptıkları aymazlık ise ikinci büyük yanlışları.
Küçük hizmetlerln sayısal çokluğunu büyük işler yapılıyor algısı ile satmalarının Tarsus’a bir faydası yok ne yazık ki.
Aslında Tarsus’un önünü kesiyorlar.
Kişisel çıkarları için koca Tarsus’u kurban ediyorlar.
Geleceğini ipotekliyorlar.
Tarsus’u, Tarsusluyu uyutuyorlar.
Yıllar geçip gidiyor ama;
Tarsus için, değişen bir şey yok’.
Demem o ki;
İhanetin adı yok!..
**
Sevdiğim Laflar:
“MAL MELANETİ ÖRTER!..”