Doğu Akdeniz Bölgesi'nde; Adana, Hatay, Mersin, Kahramanmaraş, Osmaniye il ve ilçelerinde 1991 yılından beri çevre koruma amaçlı çalışmalar yapan örgüt ve yurttaş duyarlığı grubu Doğu Akdeniz Çevrecileri (DAÇE), ekolojik mücadeleyi büyütmek için dev bir buluşmaya imza attı. Adana'da yapılan “Çukurova Çevre Çalıştayı”na Adana, Mersin ve Hatay başta olmak üzere bölge illerinden çevre mücadelesi veren çeşitli, kurum kuruluş ve dernekler ile çok sayıda aktivist katıldı.
Çalıştayda; Prof. Dr.Ali Kocabaş, Prof. Dr. Berkant Ödemiş, Prof. Dr. Tacettin İnandı, Doç. Dr.Sedat Gündoğdu, Prof.Dr.Ali Osman Karababa, Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Prof. Dr.Kayıhan Pala, Prof. Dr. İbrahim Ortaç, Bülent Şık, Sadun Bölükbaşı, Feyzullah Korkut, Sinan Can, Deda Büyüköztürk, Güler Bozok,Haydar Şengül,Cavid Işık Yavuz,Haşmet Biçer,Selahattin Menteş, Mahir Füsunoğlu, İsmail Hakkı Atal, Semra Kabasakal, Sabahat Aslan, Nermin Yıldırım Kara ve Nilgün Karasu konuşmacı olarak yer aldı.
Çalıştayda; hava kirliliği, toprak kirliliği, deniz ve su kirliliği, kimyasal kirlilik ve atık yönetimi, iklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı, çevre ve sağlık/gıda güvencesi, çevre mücadelesi ve hukuk konularında 7 ayrı grup çalışması yapılarak çevre sorunlarının tespiti ve eylem planları geliştirildi.
UZMANLAR TESPİTLERİNİ ANLATTI
Çalıştayda konuşmacılar arasında yer alan DAÇE paydaşlarından Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan, Mersin’den yaklaşık 60’ı aşkın kişinin katılım sağladığı etkinliğin başarılı bir organizasyon olarak gerçekleştirildiğini söyledi.
Çevre Çalıştayında; hava kirliliği, deniz ve su kirliliği, kimyasal kirlilik-atık yönetimi, iklim krizi/biyoçeşitlilik kaybı, çevre ve sağlık/gıda güvencesi, çevre mücadelesi ve hukuk konularının ele alındığını bildiren Aslan, panellerde konuların uzmanları tarafından ele alındığını kaydetti.
TÜRKİYE, GELİŞMİŞ ÜLKELERİN SANAYİ ÇÖPLÜĞÜ HALİNE GELİYOR
Dünyada uygulanan vahşi neoliberal politikalardan ülkemizin de çok etkilendiğini söyleyen Aslan, “Ranta dayalı ve emperyalizme bağımlılıkla belirlenen politikalar sonucu sanayi, tarım, kent, ulaşım, enerji, madenler, doğal kaynaklar, ormanlar, hazine arazileri, kıyılar, dereler birer rant alanı haline dönüşmüş, yeraltı ve yerüstü su kaynakları, hava ve toprak kirletilmiş, çevre sorunları artmış durumdadır. Ülkemiz, dünyanın artık vazgeçtiği nükleer ve termik santrallerle, çimento fabrikalarıyla, demir-çelik fabrikalarıyla sözde gelişmiş ülkelerin sanayi çöplüğü haline dönüştürülmektedir.
Sularımız HES projeleriyle ticarileştirilmektedir. Dağlarımız taş ve maden ocakları ile tahrip edilmektedir. GDO'lu ve Hibrit tohumlarla gıda politikamız tamamen dışa bağımlı hale getirilmiştir. Tarım topraklarımız tarım zehirleriyle kirletilmiş, Halk ithalata dayalı güvensiz gıda tüketimine mahkûm bırakılmıştır. Bu politikalar bölgemizin havasını, suyunu ve toprağını kirletmiştir” dedi.