HEDİYE EROĞLU
Bağımsız araştırma kuruluşu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Nisan ayına ilişkin enflasyon verilerini kamuoyuyla paylaştı. Her iki kurumun açıkladığı veriler, enflasyondaki yüksek seyrin sürdüğüne işaret ederken, aralarındaki farklar dikkat çekti.
KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) Mersin Şubesi üyeleri sokağa inerek TÜİK’in açıkladığı rakamlara tepki gösterdi. TÜİK’in toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde done alınacak olan gerçek enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığını savunan emekçiler adına basın açıklamasını BES Mersin Şube Başkanı Kemal Göçmen okudu.
“TİS YOLUYLA YOKSULLAŞTIRMAMIZ YETMİYORMUŞ GİBİ, APARATI HALİNE GETİRDİĞİ TÜİK ELİYLE DE SOYULMAYA DEVAM EDİLİYORUZ”
“İktidarın yandaş sendikayla birlikte ortaoyununa çevirdiği toplu iş sözleşmesi yoluyla yoksullaştırmamız yetmiyormuş gibi, aparatı haline getirdiği TÜİK eliyle de soyulmaya devam ediliyoruz” diyen Göçmen, “Diğer taraftan ortak hukuk değerlerinin yok sayan, kendi ihtiyaçları doğrultusunda araçsallaştırdığı başta yargı erki olmak üzere, bütün kurumları kendi ihtiyaçları doğrultusunda yeniden dizayn etmesi, kaotik ortamı derinleştirmeye, aynı zamanda biz emekçileri ve emeklileri de bir geleceksizleştirme sorunuyla da baş başa bırakmaktadır.
“KAYIKÇI KAVGASI YAPAN YANDAŞ VE İŞ BİRLİKÇİ SENDİKALARIN İKİ YÜZLÜLÜĞÜYLE DE UĞRAŞIYORUZ”
Başta biz kamu emekçileri ve emeklileri sadece iktidarın bizleri yoksullaştıran politikalarıyla uğraşmıyoruz. Bizler aynı zamanda işyerlerimizde kayıkçı kavgası yapan yandaş ve iş birlikçi sendikaların iki yüzlülüğüyle de uğraşıyoruz.
1 Mayıs öncesi iktidar yetkilileriyle halı saha futbol müsabakası yapanlara, Devletin en üst makamında bizim için işveren konumunda olanlar ile aynı masada oturanlara ve iktidarın uygulamalarından memnuniyetlerini ifade edenlere sormak lazım; Emekçiler ve emekliler 2 gün içinde mi bu derin yoksulluğa düştüler de, utanma belasına çıktığınız 1 Mayıs meydanlarında bu kez de Hükümeti ve yetkilileri emekçilere şikayet ederek yalancı pehlivanlığı elden bırakmıyorsunuz? Bir gün önce yetkililere dönüp dönüp teşekkür edenler, aynı takımda top koşturanlar işyerlerimizde birbirlerinden yetki almak için başta bizim üyelerimiz olmak üzere, emekçilerin üzerinde mobbing uygulayanlar, iktidar mensupları karşısında suspus olmaktadırlar.
Buradan yandaş sendikaların bu iki yüzlülüklerini kınıyoruz ve derhal emekçilerin iradesi üzerindeki baskılarına son vermelerini istiyoruz” dedi.
“İKTİDARI HUKUKSUZ UYGULAMALARINDAN VAZGEÇMEYE, EVRENSEL HUKUK VE ANAYASA NORMLARINA UYMAYA DAVET EDİYORUZ”
Başkan Göçmen, hukukun üstünlüğü ve adalet vurgusunun emekçiler için ne kadar vazgeçilmez olduğunu şu sözlerle açıkladı; “İktidarın alışkanlık haline getirdiği kayyım politikaları ve yargı eliyle siyaseti dizayn etme hukuksuzluğunun yarattığı bu süreçte yaşadığımız ekonomik kayıplar ortaya koymuştur.
Bunun için bizler uzun yıllardır emekçilerin ve emeklilerin gerçek kazanımlarının gerçek anlamda bir grevli toplu iş sözleşmesinden geçtiğini ısrarla söylememe devam ediyoruz.
Buradan bir kez daha iktidarı bu hukuksuz uygulamalarından vazgeçmeye, evrensel hukuk ve anayasa normlarına uymaya davet ediyoruz. Çünkü biz emekçilerin, emeklilerin, asgari ücretlilerin ve toplumun geniş yoksul kesimlerinin ekonomik refahları ancak iktidarın hukuk normları çerçevesinde hareket etmesiyle koruma altına alınabilir.
“BAŞTA MÜLKİYET HAKKI OLMAK ÜZERE, BÜTÜN KAZANILMIŞ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNDE TAHRİP EDİLDİ”
Demokrasi ve halkın tek irade sahibi olduğu iddiasıyla iş başına gelen ve demokrasi havariliğini halen kimseye bırakmayan iktidar, 31 Mart seçimlerini kaybederek çıkmasından itibaren, önceleri örtük halde yürüttüğü anti-demokratik uygulamalarını artık saklamadan, başta seçme ve seçilme hakkı olmak üzere, anayasada güvence altına alınan kişiye bağlı hakları da ortadan kaldırma pahasına açık bir şekilde yürütmektedir.
Öncelikle bilinmelidir ki, iktidarda kalma adına Anayasa ve evrensel hukukun esasını oluşturan seçme ve seçilme hakkı başta olmak üzere, kişiye bağlı hakların yargı eliyle veya idari tasarruflarla zayıflatılması, ortadan kaldırılması sadece iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda siyaseti dizayn etmenin ötesinde, başta mülkiyet hakkı olmak üzere, bütün kazanılmış hak ve özgürlüklerinde tahrip edildiği, zayıflatıldığı bir süreç başlatmış durumdadır.
“DEMOKRASİ DIŞI ÖRTÜK VEYA AÇIKTAN YAPILAN HER TÜRLÜ UYGULAMAYI REDDEDİYORUZ”
Bizler her ne ad altında olursa olsun uzun mücadeleler sonucunda elde ettiğimiz haklarımızı ortadan kaldıran, demokratik değerleri aşındıran ve ortadan kaldıran uygulamaları doğru bulmuyoruz. Çünkü bizler her kime, ne sebeple olursa olsun yapılan bu tür haksız ve hukuksuz uygulamanın aynı zamanda bizlerin hak ve özgürlüklerine de açık bir müdahale olduğunu biliyoruz.
Diğer taraftan demokratik değerleri askıya alan bu hukuk dışı uygulamaların başta biz emekçiler ve emekliler olmak üzere bütün toplumun yoksullaşmasına neden olduğunun da altını çizmek istiyoruz. Böyle dönemlerde emekçilerin anayasal hakkı olan grevlerin yasaklandığı, hak talepli her türlü eylem ve etkinliğin bastırıldığını; iktidarın daha yakın zamanda iş insanlarına “daha ne istiyorsunuz, haklarını arayan işçilerin grevlerini yasaklıyoruz” dediği bir sürecin biz emekçilere dayatıldığını biliyoruz.
Demokratik değerleri aşındıran bu tür uygulamalar sonucunda asıl kayıp edenin biz kamu emekçileri, kamu emeklileri, asgari ücretliler ve toplumun geniş yoksul kesimlerinin olduğunu yaşadıklarımızdan biliyoruz. Onun için amasız ve fakatsız bu tür demokrasi dışı örtük veya açıktan yapılan her türlü uygulamayı reddediyoruz.
“TÜİK VERİLERİNİN AÇIKLANMAMASININ İKTİDARLA İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE YAPILDIĞI BİLİNMEKTE”
TÜİK’in enflasyon sepetinde yer alan gıda fiyatlarını ısrarla saklamasının ardında, biz kamu emekçileri, emekliler ve asgari ücretlilerin elde ettiği gelirlerin düşük tutulması gerçeğinin yattığını sağır sultan bile bilmektedir. Her ne kadar kurum yetkilileri bunun standart bir uygulama olduğunu iddia etmiş olsalar da verileri açıklamamanın iktidarla iş birliği içinde yapıldığı bilinmektedir.
Kamuoyunun bilgisine yansımış haliyle, TÜİK’in gerçeklikten uzak veri açıklamalarına karşı içinde Sendikamızın da bulunduğu birçok sendika ve kurum tarafından savcılıklara suç duyurusunda bulunulmuş ve dava açılmıştır. TÜİK yönetimi mahkeme kararı olmasına rağmen enflasyon açıklamalarına esas aldığı madde sepetinin fiyatlarını ısrarla saklamaya devam etmektedir.
“TÜİK’İN SAHTE ENFLASYON RAKAMLARIYLA MAĞDUR OLAN TÜM KESİMLERİ HAKLI MÜCADELEMİZDE BİRLİKTE OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Bugün bir kez daha, burada ve örgütlü bulunduğumuz bütün illerde başta TÜİK kurum başkanı, başkan yardımcıları ve diğer sorumluları, kanunun kendilerine vermiş olduğu görevleri eksiksiz yerine getirmeye davet ediyoruz. İlgili yetkililerin 2022’den beri açıklamaktan imtina ettikleri gıda fiyatları verilerini düzenli bir şekilde kamuoyunla paylaşmaya ve piyasada oluşan gerçek veriler üzerinden enflasyon oranlarını açıklamaları gerektiğini kendilerine hatırlatıyoruz. Aksi takdirde, iktidarla birlikte bizleri yoksullaştırmak üzere veri paylaşmamalarını sürekli teşhir edeceğimizi ve kanunun kendilerine yüklemiş olduğu görevleri kötüye kullandıkları gerekçesiyle haklarında suç duyurusunda bulunmaya devam edeceğimizi ve yine görevlerini kötüye kullandıklarından dolayı haklarında dava açarak, hukuki yollardan da haklarımızı aramaya devam edeceğimizi beyan ediyoruz.
TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarıyla mağdur olan tüm kesimleri haklı mücadelemizde birlikte olmaya çağırıyoruz.”