Hediye Eroğlu

Silifke’nin Taşucu Mahallesi’nde 48 yıl önce yapılan ve mahallenin simgesi haline gelen deniz kıyısındaki denizkızı heykelinin kolu koptu. Aktivist Musa Türkmen heykelin yanı başındaki kopmuş kolu uzun uğraşlar sonucu Silifke Belediye ekiplerine kaldırtarak muhafaza altına alınmasını sağladı.

Dün akşam sahilde gezerken heykelin kolunun kırılmış olduğunu gördüğünü ifade eden Türkmen, “Büyük ihtimal yeni kırılmış. Hava şartlarına dayanamayarak kırılmış ta olabilir. Fotoğraf çektirmek için üzerine çıkan çocuklar tarafından da kırılmış olabilir dedi.

Kırılmış kolu görünce Silifke Belediyesi’ni aradığını anlatan Türkmen, “Onlarda hangi belediyeye ait olduğu konusunda bir araştırma yapıp konu ile ilgili çalışma başlatacaklarını söylediler. Heykelin yanında kolu duruyor bunu birisi alabilir muhafaza edilmesi gerekiyor dedim.  O girişimle kol bir şekilde götürülerek muhafaza altına alındı. Muhtemeldir ki bir mermerci veya ona benzer bir usta bunu yapıştıracak. Yapıştırdığı yere boya sürecek kapanıp gidecek. O şekilde bir neticeye varılacak” şeklinde konuştu.

“TAHRİBAT KENTİN HİZMET ALAMAMAZLIKTAN OLUŞAN DURUMUNU GÖSTERİYOR”

 Türkmen, Taşucu’nun daha önce belediye iken en temel hizmetleri dahi doğru düzgün alma konusunda sıkıntı yaşadığını ifade ederek mahalle statüsüne geçmesiyle söz konusu sorgulama durumunun arttığını kaydetti. Taşucu’nun simgesi sayılan heykelin üzerinde oluşan tahribat ve sonunda kolunun kopmasının kentin hizmet alamamazlıktan oluşan durumunu gösterdiğini anlatan Türkmen heykelin tarihçesi ve yapılış hikayesini anlattı.

“DENİZKIZI HEYKELİNİN AMACI EMEK MÜCADELESİ BAŞLATMAK”

Türkmen, “Bu heykel 1973 yılında yapılmış. Amacı buradaki balıkçıları organize etmek. Balıkçı kooperatifi kuruluyor. Deniz kızı heykelide mitolojik olarak buradaki balıkçılara sesleniyor. Kooperatif kurarsanız balıklarınızı ve emeğinizi daha iyi değerlendirirsiniz diye bir efsane burada var ediliyor. Aslında buradaki denizkızı heykelinin amacı birada bir emek mücadelesi başlatmak. Baktığınız zaman Türkiye’de ilk tarım kooperatifi, yine bu balıkçı kooperatifi kuruluyor. Burada çekimler ve festivaller yapılıyor. Burada bir denizkızı heykelinden ziyade arkasında bir halk mücadelesi bir örgütlenme mücadelesi, halkın aydınlanması mücadelesi var. Yoksa tüccar geliyor ucuza balığı alıyor. Hatta daha önce balıkçılar dinamitle avlanıyorlar. Çoğu kişinin ağı felan kopuyor. Sonrasında kooperatif kurulunca tekne alınıyor. Böyle bir örgütlenme modeli oluşuyor” ifadelerini kullandı.  

Taşucu’nda iki tane deniz kızı heykelinin bulunduğunu anlatan Türkmen, “İlk yapılan heykel bu. Önündeki yazıda bile balıkçılığa vurgu yapılıyor. Örgütlenme mücadelesini simgeleyen bir yapı. Ama bunu Taşucu’nda kimse bilmez. Benim üzerinde durmamın nedeni anlamından ileri geliyor” dedi.

“TAŞUCU BÜTÜNŞEHİR YASASI İLE KENDİ KADERİNE BIRAKILDI”

Taşucu’nda belediye varken bile beldenin yeteri kadar hizmet alamadığını belirten Türkmen şunları söyledi: “Bütünşehir yasasından sonra da kendi kaderine bırakılmıştır. İlgisiz bakımsız kalmıştır.

Kentin mücadele odaklı simgesi olan yapı aslında bakımsızlık. Heykelin kolunun kopması kendi kaderine bırakılmış durumunun simgesi oluyor. Yani çok trajik bir durum var. Zaten Büyükşehir Belediyesi, vitrin olma amacıyla hizmetleri Mersin merkezde yapıyor. Neden orada daha çok görünecek. Kamuoyu etkisi daha çok olacak. Yaptığın hizmeti herkese ulaştırmayıp belli bir yere yaparsan bu ayrımcılık olur. Bunun adı topluma hizmet olmaz. Burası ileride başka bir belediye olursa hizmetleri onlar yapmış gibi olacak. Bir noktada üvey evlat muamelesi görüyor. Birde nükleer santral, taş ocakları, çimento fabrikası kurulması ve belediyenin kaldırılması ile bir başıboşluk, düzensizlik oldu. Burada belediye varken gençler istihdam ediliyordu. Belediyeyi kaldırınca insanlar söz konusu yerlere mahkum edildi. Halk sanayi faaliyetleri için müsait hale getiriliyor. Halkın sorunlarını dile getirecek yönetici, akademisyen hiç kimse yok. Heykelin kolundan olayı genişleterek memleket gerçeğine uzanırız.”