Üniversite hastanelerinde çalışan emekçiler, sorunlarına çözüm içeren gerçek bir toplu iş sözleşmesi talebini bir kez daha gündeme getirdi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şubesi üyeleri, hastanede poliklinikler önünde eylem yaparak, toplu iş sözleşmesine ilişkin talepleri için ses yükseltti.
ÜNİVERSİTE HASTANELERİ ÜVEY EVLAT OLARAK GÖRÜLÜYOR
Sendika Şube Başkanı Sevgi Başkavak, yaptığı basın açıklanmasında, üniversite hastaneleri toplu sözleşme taleplerini dile getirdi. Üniversite hastanelerinin sağlık hizmetlerinin önemli bir parçası olduğunu söyleyen Başkavak, nitelikli sağlık hizmeti üretiminin de en belirleyici unsurlarından olmasına rağmen sağlık sistemi içerisinde üvey evlat olarak görüldüğünü vurguladı.
“Üniversite hastaneleri ülkenin her tarafına gönderilen hekimlerin yetiştirildiği, tedavi edici sağlık hizmetlerinde sevk zincirinin en son basamağı” diyen Sevgi Başkavak, ayrıca dünya çapında isim yapmış saygın tip insanlarının bilimsel ve özerk hareket edebilmeleri sayesinde ülkemizde kamusal sağlık hizmetinin ileriye taşınmasında itici bir rol oynadıklarını aktardı.
“ÜNİVERSİTE HASTANELERİ, BORÇ BATAĞINDAN ÇIKMAK İÇİN MÜCADELE ETMEKTE”
Ancak üniversite hastanelerinin bugün borç batağından çıkmak için mücadele ettiğini dile getiren Başkan Başkavak, “Üniversite hastanelerinin mali, idari ve bilimsel özerkliği Sağlık Bakanlığı tarafından adeta kuşatılmış üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığına bağlanması için her türlü yasal zemin oluşturulmaya başlanmıştır. Devlet üniversite hastanelerimizin yeniden, ülkemizde yaşamakta olan herkese, parasız sağlık hizmeti sunabilecek duruma gelmesi için kaynağı genel bütçe olmak üzere, tüm borçlarının ödenmesi ve daha fazla gecikmeden bütün gereksinimlerinin karşılanması gerekirken bu durum Devlet üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığına bağlanması için bir fırsat olarak görülüyor. Sağlık Bakanlığı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi örneğinde olduğu gibi geçmiş yıllarda Üniversite Hastanesinin borcunu kapatıp bir iş birliği protokolü ile üniversitenin özerkliğine kayyum atamıştı.
“EK ÖDEME, PERFORMANS, TEŞVİK VE ÜCRET BASKISI NEDENİYLE ALANINDA İSİM YAPMIŞ TİP İNSANLARI ÖZEL SEKTÖRE YÖNELİYOR”
Sağlık hizmet sunumu doğrudan hasta başvurusu ile değil üçüncü basamak sağlık hizmet sunumu şeklinde olması, hastaların 1. ve 2. basamaktan gelmesi gereken ve temel görevi eğitim, öğretim ve araştırma olan devlet üniversite hastanelerimiz bu kimliğinden çoktan çıkarılmış ve devlet hastanesi kimliğine sokulmuştur.
Yeterli personel istihdamı yapılmayarak tüm çalışanlar angarya çalışma koşullarına maruz bırakılmıştır. Özellikle asistan hekimler hasta, iş yükü ve angaryalar nedeniyle eğitim için yeterli zaman bulamazken, öğretim üyeleri de finansal baskılar nedeniyle hizmet ağırlıklı çalışmaya zorlanıyorlar. Ek ödeme, performans, teşvik ve ücret baskısı nedeniyle alanında isim yapmış tip insanları kamusal alandan çekilerek özel sektöre yöneliyor. Bir kısmı da yurtdışına gidiyor. Oysa tüm ülkenin vatandaşlarının sağlığa erişim hakkı kapsamında bu hekimlere ihtiyacı varken sadece parası olanlar şifa buluyorlar. Üniversite hastaneleri borç batağından çıkmanın yolu olarak daha az maliyetle hizmet üretip daha fazla gelir elde etmek için etik dışı yollarla döner sermayeyi arttırmaya çalışıyorlar. Pandemide dağıtılması gereken ek ödemeyi borçlarını ödemek için kullanabiliyorlar” dedi.
EMEKÇİLERE BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI
Son 7 dönem (14 yıl) boyunca emekçileri sefalete mahkum eden yandaş sendika ve işveren devleti temsil eden hükümetin birlikte tiyatro ile oyalandıklarını savunan Sevgi Başkavak, bunun yerine toplu sözleşme programı etrafında birlikte mücadele ederek hem yetkilendirilmiş yandaş sendikayı hem de işvereni, lehlerinde karar alma yönünde baskı unsuru olmak için tüm işkolu emekçilerini mücadeleye davet etti.
“Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikamız çatısı altında bir araya gelerek, bize reva görülen insani olmayan çalışma koşullarını ve ücret rejimini değiştirmeliyiz” diyen Başkavak, olmazsa olmaz tüm emekçileri ilgilendiren temel taleplerine de değindi.
İŞTE TALEPLER
SES Mersin Şube Başkanı Sevgi Başkavak, taleplerini şöyle sıraladı; “Grevli toplu sözleşmeli, özgür pazarlık hakkı içeren sendika yasası çıkarılsın. OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdam edilerek, sözleşmeli tüm çalışanlar 657 4/a kapsamına alınsın. Performans, ek ödeme, taban, teşvik, ilave zam değil, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin. Son TS'de ilave ek zam olarak verilen emekliliğe ve emeklilere yansıtılmayan yansıtılmayan ve emekliliği daha da hayal hale getiren uygulamaya son verilerek ilave ek zammın emekliliğe ve tüm kamu emeklilerine yansıtılsın.
“VERGİDE ADALET SAĞLANSIN. EMEKÇİLERDEN ALINAN VERGİ YÜZDE 10'DA SABİTLENSİN”
Vergide adalet sağlansın. Emekçilerden alınan vergi yüzde 10'da sabitlensin. Çalışma yaşamının demokratikleşmesinin ilk adımı olarak idarecilerin atanması yönteminden vazgeçilsin. Liyakatı uygun olanların aday olacağı ve yöneticilik yapacağı emekçilerin oylarıyla bir ya da iki yıllığına seçimle belirlensin.
Muayene, tedavide ve ilaçta hiçbir ad altında; katkı, katılım payı, ilave ücret alınmasın. Sağlık hizmetleri ücretsiz olsun.
“BİR AN ÖNCE MAZERETE BAĞLI ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ ÇIKARILMALIDIR”
Üniversite hastanelerinde çalışanlara tayin hakkı verilsin. Bu gerçekleşinceye kadar üniversite hastanelerinde çalışan personelin kurumlar arası tayin talebi karşılandığı durumda bağlı bulunduğu üniversite rektörünün muvafakat verme şartı iptal edilmelidir. Bir an önce mazerete bağlı atama ve yer değiştirme yönetmeliği çıkarılmalıdır. Döner Sermaye Komisyonu oluşturulsun.
Üniversite hastanelerinde görev yapan asistanların günlük çalışma saatleri ilgili mevzuatta belirtilen süreyi aşmamalıdır. Asistan hekimlerin nöbet süresi 24 saat ile sınırlandırılmalıdır. Asistan hekimlerin aylık en fazla 120 saat çalıştırılması sağlanmalıdır.
“ÜCRETSİZ KREŞ VE SERVİS İSTİYORUZ”
0-3 yaş çocukları da kapsayacak şekilde ücretsiz, 7/24 hizmet veren, nitelikli ve anadilinde çocuk bakım merkezleri ve kreşlerin oluşturulması güvence altına alınmalıdır. Kreş hizmeti sağlanamayan yerlerde günün ihtiyaçlarına uygun şekilde kreş ödeneği sağlanmalıdır.
İşe gidiş gelişlerde zorunlu servis sağlanmalıdır. Servis olmayan birimlerde gündüz için aylık abonman bedeli, gece çalışması için de taksi ücreti ödenmeli,
“YIPRANMA PAYI YILLIK 90 GÜN ÜZERİNDEN TAM OLARAK TÜM EMEKÇİLERE ÖDENSİN VE GEÇMİŞ YILLARI DA KAPSASIN”
Hukuksuz OHAL/KHK'leri sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir. İhraçlar işlerine iade edilmelidir. 10- Tüm emekçilerine 3600-7200 arası ek gösterge uygulamasına geçilsin.
Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak tüm emekçilere ödensin ve geçmiş yılları da kapsasın.
Tüm sağlık emekçilerine 3600-7200 arası ek gösterge uygulamasına geçilsin.
Bu toplu sözleşme düzeneği ile bir sonuç elde edilmeyeceğini 7 dönemdir (14 yıl) mutabakat altına alınan ama uygulanmayan toplu sözleşme maddelerinden biliyoruz.
“SES'İMİZİ YÜKSELTECEĞİZ”
Sonuç elde edilemeyeceğini demokratik bir çalışma ve özgür örgütlenme ortamı olmadığı için bürokratlar, idareciler ve siyasiler tarafından büyütülüp yetkilendirilen sendikamsı yapıdan biliyoruz.
Türkiye'de kamu sendikalarının mücadele tarihine bakarsak var olan hakların korunması yeni kazanımlar elde etmenin yegane yolu iş yerlerinde, alanlarda, meydanlarda yürütülen fiili ve meşru mücadele ile olduğu görülecektir. Bizde geçmişten günümüze fiili ve meşru mücadele hattımızdan vazgeçmeden mücadeleye devam edeceğiz.
Gerek konfederasyonumuz KESK bütünlüğünde gerekse de SES olarak taleplerimizin karşılık bulması için bu toplu sözleşme dönemine giderken ve toplu sözleşme dönemi boyunca da iş yerlerinden, alanlardan, meydanlardan SES'imizi yükselteceğiz.”