HEDİYE EROĞLU
5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla gazetemize konuşan Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan, “Yaşam hakkımıza sahip çıkıyoruz!” diyerek, yetkilileri kirli yatırımları durdurmaya çağırdı.
“DÜNYA, BÜYÜK FELAKETLERİN YAŞANDIĞI KÜRESEL İKLİM KRİZİ FELAKETİYLE KARŞI KARŞIYA”
Dünyada uygulanan vahşi kapitalizmin, bütün varlıkları tüketme noktasına getirdiğini söyleyen Aslan, “ Bu politikalar hava,su ve toprak kirlilikleri oluşturmanın yanında eşitsizliği, adaletsizliği, yoksulluğu,işsizliği, savaşları da beraberinde getirdiği için BM 1972 yılında 5 Haziran günlerini “Dünya Çevre Günü” ilan ederek gezegeni kurtarmayı hedeflemiştir.Ama ne yazık ki 1972 ten günümüze kadar Doğal Yaşam daha çok tahrip edilmiştir. Bugün dünya, büyük felaketlerin yaşandığı küresel iklim krizi felaketiyle karşı karşıyadır. Bu krizin sonucunda aşırı yağışların ve buzulların erimesinden dolayı oluşan seller, kuraklık, türlerin yok oluşu, gıda kriziyle ortaya çıkan açlık, iklim göçleri artık yaşamsal krizlere neden olmuştur.
Dünyada uygulanan bu politikalardan ülkemizde çok etkilenmiştir. Rant politikaları sonucu sanayi, tarım, kent, ulaşım, enerji, madenler, doğal kaynaklar, ormanlar, hazine arazileri, kıyılar, dereler birer rant alanı haline dönüşmüş, yeraltı ve yerüstü su kaynakları, hava ve toprak kirletilmiş, çevre sorunları artmıştır” dedi.
“ÜLKEMİZDEKİ BÜTÜN YERALTI VE YERÜSTÜ ZENGİNLİKLERİ KÜRESEL BİR SALDIRI ALTINDA”
Ülkemizdeki bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin küresel bir saldırı altında olduğunun da altını çizen Başkan Aslan, “Bu saldırının sonucunda şirketler çok kar ederken doğamız katledilmekte, çevremiz kirletilmekte ve yaşam hakkımız gasp edilmektedir.
Ülkemiz plastik ithalatı ve kullanımıyla Dünyanın 10 büyük plastik çöplüğünden biri olmuştur ve sanayileşme adı altında gelişmiş ülkelerin sanayi ve nükleer çöplüğü haline dönüşmektedir.
Ülkemizde artık temiz hava solumak, kaynağından temiz su içmek hayal olmuştur. Orman katliamları ülkemizin her tarafında yapılmaktadır. Doğal kültürel ve tarihi varlıklara yönelik saldırılar artık sistematik hale gelmiştir.
Ülkemizde artık temiz hava solumak, kaynağından temiz su içmek hayal olmuştur. Orman katliamları ülkemizin her tarafında yapılmaktadır. Doğal kültürel ve tarihi varlıklara yönelik saldırılar artık sistematik hale gelmiştir.
FELAKETİN HABERCİSİ: AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ
Bölgemize hayat veren Seyhan, Ceyhan, Asi, Göksu vb nehirler kirletilmiştir. Kirletilen nehirlerin sularıyla ve tarım zehirleriyle Tarım topraklarımız kirletilmiştir. Halk pestisit içeren ve ithalata dayalı güvensiz gıda tüketimine mahkum edilmiştir.
Bölgemizde yıllarca nükleer karşıtı itirazlarımız görmezden gelinerek felaketin habercisi olan Akkuyu Nükleer Santralinin deprem bölgesinde inşa edilmesi ve zemininde oluşan çatlaklıklar önlenemeden inşaata devam edilmesi hepimizde endişe yaratmaktadır. Bölgemizde kurulan ve planlanan balık çiftlikleri, yapılan vahşi madencilik, çimento fabrikaları,petrokimya tesisleri, orman katliamları, plastik geri dönüşüm tesisleri,bilimsel planlara aykırı yapılan kentleşmeler, havamızı toprağımızı suyumuzu kirletmiş sağlığımızı bozmuştur.
VAHŞİ MADENCİLİK; SUYUMUZUN HAVAMIZIN VE TOPRAĞIMIZIN KİRLETİYOR
Bölgemizde kurulan taşocakları vahşi madencilik tekniğiyle işletilmekte olup, suyumuzun havamızın ve toprağımızın kirletilmesine neden olmakla birlikte su kaynaklarımıza, tarım alanlarımıza ve sağlığımıza zarar vermektedir. Hatay’da işletme halinde bulunan 90 taşocağı ve beton santralleri halkın sağlığını tehdit etmeğe başlamıştır. Hatay’da depremden sonra kontrolsüz bina yıkımlarından sonra meydana gelen asbesti herkes solumak zorunda kalmıştır.
Akdeniz liman genişleme projeleriyle asbest ile kirletilmiş ve halen kirletilmeye de devam edilmektedir. Bölgemizde belediyelerin arıtma tesisleri yeterince ve verimli çalıştırılmadığı için Akdeniz müsilaj tehlikesiyle karşı karşıyadır.
KİRLİ YATIRIMLARDAN VAZGEÇİLMELİ
Ülkemizde kurulu olan ve planlanan kirli teknolojilerden, Nükleer Santral projelerinden, balık çiftlikleri kurulumundan, plastik atık ithalatından ve plastik geri dönüşüm tesisleri işletiminden, vahşi madencilikten derhal vazgeçilmelidir.
Ülkemizi yönetenlerden Halkın İklim Kanununu yapmalarını talep ediyoruz. Gezegenimiz yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Dünya artık alarm veriyor. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve yaşam hakkımızı savunmak ve doğamızı ranta kurban eden bu politikaların karşında mücadeleleri etkinleştirmek için, 5 Haziran Dünya Çevre Gününün 2025 yılının ‘plastik kirliliğe son’ olarak belirlenen teması doğrultusunda, doğanın koruması için yerel yönetimleri, meslek odalarını, STKları ve herkesi mücadele etmeye davet ediyoruz” diye konuştu.