Haber Merkezi
Emek Partisi (EMEP), TBMM’de üretici köylülerle ortak bir toplantı gerçekleştirdi. EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak ile EMEP Milletvekilleri İskender Bayhan ve Sevda Karaca; üretici köylülerle Meclis’te buluştu.
Aralarında Mersin’den narenciye üreticilerinin de olduğu Türkiye’nin her bölgesinden ve farklı alanlardan çok sayıda üretici köylünün katıldığı toplantıda, iktidarın tarım politikaları, köylülerin sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı.
Köylülerin toplantıda söz alarak, iktidarın tarım politikalarının üretici köylülere yansımaları ve sorunlarına dair aktardıklarından öne çıkanlar şöyle: “Fındık üreticileri kendi topraklarında marabalık yapıyor. Hayvanları yok edip ithalata bağımlı kıldılar. Şeker pancarını mısır şurubu üreten şirketler için bitirdiler. Tüccarlar elinde köleleştik. Afrin operasyonundan sonra zeytinyağı Afrin’den gelmeye başladı. Masraflar ve ithalat arttı, gelir düştü.”
“KÖYLÜLER KENDİ TOPRAKLARINDA TARIM TEKELLERİNE İŞÇİ YAPILDI”
Köylülerin ardından söz alan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak; yerli ve millilik propagandası yapan AKP’nin tarım planının, ülke tarımının uluslararası tekellerin eline bırakarak üretici köylüleri onların işçisi ve kölesi haline getirmek olduğunu söyleyerek “Çiftçiler sözleşmeli tarıma zorlanıyor. Hem iktidarın hem de sermaye ‘sözleşmeli tarım üreticiye fiyat garantisi sağlıyor’ diye övse de sözleşmeli tarım yalnızca şirketlere düşük fiyatla ürün alımı garantisi sağlıyor. Üretici köylüler de bu şirketlere ucuz ürün temin etmek üzere kendi tarlasında işçileştirilmiş, köleleştirilmiş hale getiriliyor. AKP 20 yılda 4 milyon hektar tarım alanını enerji, sanayi, maden ve inşaat şirketlerine açtı. Pek çok büyük şirket artık tarım üretimine girdi ve üretici köylüye verilmeyen destekler onlara ucuz kredi, hibe, vergi istisnası ve muafiyeti olarak sağlanıyor. Ancak köylülere Tarım Kanunu’nda milli gelirin en az yüzde birinin tarım desteklerine ayrılacağına ilişkin maddenin gerekli dahi yerine getirilmiyor. Cumhurbaşkanına sorsanız tarım destekleri her yıl artıyor. Miktar olarak artsa da pay düşüyor. Geçen yıla göre desteklerin payı yüzde 4-5 oranlarında azaldı. Toplam içerisinde bırakalım yüzde 1’i, binde 3 oranına kadar geriledi. Çiftçi borçları ise artarak 890 milyar TL’yi buldu.”
“KÖYLÜLER BÖLÜNMEYİ BIRAKIP BİRLEŞMELİ”
Geçtiğimiz yıl yaşanan eylemleri hatırlatan Başkavak “Ancak sadece tepki göstermenin sorunu çözmediğini gördük. Emek Partisi olarak şu çağrıyı yapıyoruz: Bir ortak talepler etrafında en geniş birliği oluşturmamız lazım. Siyasi, etnik, üretim alanı gibi nedenlerle üreticiler de bölündüler. Bu bölünmüşlüğü ortadan kaldırarak üretici köylüler arasında bilincini ilerleterek mücadeleye sevk edecek bir çalışma yürütmeliyiz. Ancak bunu yapabilirsek tarım politikalarını tekeller lehine değil üretici köylüler ve ülke işçileri, emekçileri, yoksulları lehine düzenlenmesini sağlayacak koşulları oluşturabiliriz. TÜMKÖY-SEN’e burada çok büyük görev düşüyor.” vurgusu yaptı.
ÜRETİM NASIL CANLANIR?
Başkavak, üretimin yeniden canlanması için acil bir dizi talepler sıralayarak “Enerji, maden, sanayi, inşaat şirketlerine tarım alanlarının bırakılması ve rezerv alan, acele kamulaştırma gibi uygulamalara son verilerek tarım alanlarının tarım dışı kullanımının durdurulması gerekiyor. Tarım Kanunu’nda tanımlanan ve tarım desteklerine ayrılacak payı garanti altına alan maddenin uygulanması ve başta mazotta olmak üzere tarım girdilerinden dolaylı vergilerin kaldırılması gerekmektedir. Bu kadar vergi affı, indirimi, borç silinmesi uygulaması olan ülkede kaynakların tarım şirketlerine değil, geçimlik tarım üretimi yapan köylülere harcanması ve köylülerin bankalara ve tarım kredi kooperatifine olan borçlarının tamamını silinmesini gerekmektedir. Adil ve gerçek bir taban fiyat uygulaması ve bunun altında alımların yasaklanması uygulanmalıdır. Sulama suyu ve elektriğin ucuzlatılması, tarım ürünlerindeki ithalat baskısına son verilmesi, mera ve yaylalardan ücret alımının sonlandırılması, başta kadın emekçiler olmak üzere üretici köylerin ailelerinin sosyal güvenceye kavuşturulması en acil taleplerden biridir” dedi.